Sinemamızın kötü adamları vardı, Erol Taş, Hayati Hamzaoğlu, Kazım Kartal ve Danyal Topatan gibi…
Sinema seyircileri bu tip kötü adamları hiç sevmez, çektikleri filmlerin galalarında bile onlara olmadık hakaretleri yapar, tepkilerini daha da abartırlar, sahneye ellerinde ne varsa fırlatırlardı…
Türk futbolunun da kötü adamlarıdır hakemler!
Galip gelenin de, mağlup olanın da hedefinde onlar vardır…
Evin cümle kapısı gibidirler, gelen vurur, giden vurur…
Masum olanlar var, olmayanlar var…
Ama, futbolumuzun geldiği bu noktada, masum olmayan, olmadığı gibi de, burnundan kıl aldırmayan bir federasyon başkanı var…
Mehmet Büyükekşi…
Kendisiyle ilgili düşüncemde bir değişiklik yok…
Büyükekşi’nin bu iş için yeterli olduğunu düşünmüyorum…
Bir kere samimi değil…
Türk futbolunun huzuru bozulmuş ise müsebbibi Mehmet Büyükekşi’dir…
Lamı cimi yok…
Kimsenin kendisine güveni yok…
Güvensizliğe neden de Büyükekşi’nin bizatihi kendisidir…
“Hamisi” dedikleri Galatasaraylılar bile istifasını istiyorsa, sözün bittiği yerdir…
Futbol ailesi ile barışık olmayan bir federasyon başkanının, özellikle son olaylardan sonra iki yakasının bir araya geleceğini düşünmüyorum…
Sorun sadece bu da değil…
En önemli sorun yetersiz oluşu…
Ve bunu bildiği halde, inatla yarayı kaşıyıp duruyor olması!
Böyle birisi düşman başına.
xxx
Futbolu çirkinleştiren sadece TFF başkanı, MHK başkanı ya da hakemler mi?
Elbette değil…
Kulüp başkanları ve yöneticiler…
Teknik adamlar ve sorumsuz bazı futbolcular…
Gazetecilik kisvesi altında, kulüplerin veya başkanların güdümünde yazanlar, çizenler, konuşanlar…
Hakemliği ve futbolu bıraktıktan sonra yorumculuğa soyunanlar…
Özetlersem; hacısı hocası, topçusu popçusu, hakemi gözlemcisi ve içlerinde biz olanı, anlayacağınız hiç kimse masum değil!
Acı, ama gerçek, yukarıda saydıklarım kendi “ikbal”leri ve “intikam” duyguları ile hem takımlarına hem de futbola “ihanet”in en büyüğünü yaptılar, yapmaya da devam ediyorlar!
Dahası Türk futbolunu “zehirli çiçek!” haline getiriyorlar…
Gelinen nokta malum…
Trabzon’da yaşanan olaylardan, sporcunun, siyasetçinin, aydınının, zır cahilinin, sivil toplum örgütlerinin, nemelazımcıların, bananecilerin, futboldan nimetlenen ya da nemalanan, hesabı kitabı olan herkesin, dahası, havada uçan kuştan tutun da, yerdeki karıncaya kadar, bu utanç hepimizin!
Üzülerek söylemek gerekirse, ‘yıllardır futbolumuz iyi yönetilmiyor, futbol başka başka yönlere evriliyor’ diye yırtındım durdum…
Yıllar önce bir gazeteci Demirel’e sorar…
“Sayın Demirel, Türkiye’nin durumunu tek kelimeyle özetler misiniz?”
Demirel, “İyi” der…
Herkes şaşırır…
Çünkü hiçbir şey yolunda değildir…
Ve devam eder…
“Ama iki kelimeyle özetlememi isterseniz, iyi değil” der
Mehmet Büyükekşi’ye göre iyi olabilir, gerçek olan ise futbolumuzun durumu iyi değil…
Gamlı Baykuşluk yapma diyebilirsiniz, asla istemem ama, o sahada bir insan, Fenerbahçeli veya Trabzonlu fark etmez aldığı bir darbe ile hayatını kaybetseydi, bunun sorumlusu kim olurdu ya da bunun hesabını kim verebilirdi?
xxx
Şunun da altını çizmekte yarar; Fenerbahçeli futbolcuların sevinçlerini kimse abartılı bulmasın veya ‘arı kovanına çomak soktular” gibi değerlendirmesin…
Sevinmek elbette onların hakkı…
Nasıl ki, Trabzonsporlular, Şükrü Saraçoğlu’nda sevindilerse, onlar da Papara Park’ta sevindiler…
Trabzon gibi bir takımı yenmişler ve “yola devam devam” demişler…
Sevinmeleri gayet normal…
Normal olmayan, Trabzonspor taraftarının tamamı değil, ama elindeki bayrak direğini “mızrak” gibi kullanan, yüzünü kamufle eden, hem Trabzonspor’a hem de futbolumuza zarar veren, kendini bilmezin yaptığıdır!
Olacak şe değil…
Elindeki “mızrak” gibi tuttuğu “bayrak direği” ile sahanın ortasına kadar girerek, fitili ateşleyen ve futbol tarihinin en büyük skandallarından birisine imza atan “holigan!” gereken cezayı almalıdır…
Savaş alanına döndü futbol şehri Trabzon’un Papara Park’ı…
“Münferit” deyip geçiştirebilir misiniz?
Varsayalım ki, siz geçiştirdiniz, devletin gerekli mercileri aynı sizler gibi düşünür mü?
Var ise bir bedel, bunu sadece sahaya dalan ya da dalanlar ödemeyecekler…
Bu işin bedelini, en masum olan Trabzon şehri ile Trabzonsporlular ve çok beğendiğim başkan Ertuğrul Doğan da ödeyecek büyük olasılıkla…
Yazık değil mi?
Düşünsenize, cinnet halinde, gözü dönmüş bir holigan ile onun gazına gelerek sahaya inenler, sizin çocuklarınızı ve eşlerinizi kovalıyor, darp etmeye çalışıyorlar…
Ve sizler de bütün bu olanları sinema izler gibi, dehşet içinde izliyorsunuz!
Perişan olmaz mısınız?
Sinir krizleri geçirmez misiniz?
Psikolojiniz alt üst olmaz mı?
Yukarıda da altını çizdiğim gibi, “münferit” bir olaymış gibi, geçiştirilmemeli, başta TFF başkanı Mehmet Büyükekşi olmak üzere, Türk futbolunu “zehirli çiçek!” haline kim getirmişse, cezasız, dolayısıyla da kimsenin yaptığı yanına kar kalmamalı.
Trabzon’daki rezaletin baş sorumlusunu açıkladı. Recep Çınar yazdı
Posted by